Köşe Yazılarım

17 Ocak 2015 Cumartesi

18.01.2015 Tarihli Köşe Yazım - Mimar Sinan ve Ustalık Eseri




Osmanlının yükselmesiyle birlikte , mimarisine de önem veren osmanlı imparatorluğu bu alanda da büyük bir gelişme göstermektedir.Mimar Sinan' ın kendisinin dünyaca ünlü mimariye sahip eseri ve kendi değimiyle  '' benim ustalık eserim'' dediği Selimiye camii' nin yapımında ve öncesinde birçok hikayesi vardır.1568 yıllarında inşaasına başlanan ve 1574 yıllarında biten bu eserin Osmanlı İmparatorluğunun da Türk Mimarisine Kattığı en büyük eseridir.  


Üçer şerefeli dört minaresi vardır ve her minarenin yüksekliği 70,89 m.'dir. Kubbesi 31,28 m. çapında olan Selimiye Camii'nin Harim tarafındaki minarelerin şerefelerine ayrı ayrı yollardan çıkılabilmektedir. Açık havalarda Rodop Dağları'ndan ve Uzunköprü'nün Süleymaniye Köyü'nden görülebilmektedir. Selimiye'de daha önceki hiç bir camide, Ayasofya ve Bizans eserinde ve antik çağ mabetlerinde görülmemiş bir teknik kullanılmıştır. Daha önceki kubbeli yapılarda, asıl kubbe kademeli yarım kubbelerin üzerinde yükselmesine rağmen, Selimiye Camii tek bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe, 8 filayağına dayanan bir kasnak üzerine oturtulmuştur. Kasnak, filayaklarına kemerlerle bağlıdır. Kubbenin çapı 31,28 metre, yüksekliği de 15,86 metredir. Bu şekilde örttüğü iç mekana verdiği genişlik ve ferahlıkla birlikte mekanın bir kerede kolayca anlaşılmasını sağlar.


 Kubbe aynı zamanda camiinin dış görünüşünün ana hatlarını da belirler.Camiinin en büyük detaylarından biri selimiye camiinde cami icinde yanan samdanlardan cikan is cami duvarlarina degmeden sanki bir borunun icinden gecer gibibir yerde toplanarak camii yanin da bulunan is o dasin da bulun maktadirisler is odasın da tavana yapistiktan sonra dünyanin en ünlü mürekkebi haline gelmektedir.Cami kubbesi tektir; çünkü Allah birdir.Camisi pencereleri beş kademelidir; çünkü islam’ın şartı beş tir.Vaaz kürsülerinin dört oluş u islam’da dört mezhebin olduğunu gösterir.Selimiye Külliyesi’ndeki 32 kapı islam’ın otuz iki farzı olduğunu gösterir.iki minarede toplam altı yol oluş u, islam’ın altı şartını iş aret eder.


GÜNÜMÜZDE KULLANILAMAYAN AKUSTİK


Günümüz camiilerinde ezan' ın ve imamların hutbelerinin duyulması için hoparlör ses sistemi kullanılmaktadır. Oysa ki o yıllarda böyle bir imkan bulunmamaktadır. Fakat büyük üstad bu imkansızlıktan oldukça rahatsızlık duymakta olup camiilerin akustiğine önem vermektedir. Rahatsızlık duyduğu bu konuyla ilgili Sinan çözümler aramaktadır. Rivayete göre mimar Sinan Selimiye Camiinin yapımı esnasında birgün kubbenin altına geçip nargilesini fokurdatmaya başlamıştır. O dönemde çalışanlardan bazıları dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman' a giderek ustabaşı Sinan çalışmamaktadır, insanların ibadet yapacağı yerde oturup keyif yapmaktadır deyip padişah' a sitemde bulunmuşlardır. Bu şikayetler üzerine Kanuni Sultan Süleyman camiinin inşaasına gider ve gelen şikayetlerde ki gibi ustabaşı Sinan elinde nargile içmektedir.  Kanuni bu durumu görünce Sinan' ın yanına gider ve '' hayırdır ustabaşı niye çalışmıyorsun, bu nargilede neyin nesidir, millet burada ibadetini yapacak ama sen burada oturup keyif yapmaktasın der'', mimar Sinan ise bu sözlerden sonra Kanuni sultan Süleyman' a ''Efendim! der, benim burada yapmış olduğum bu durum ileride ibadet yapacak olan kişiler ve burada çalışanlara karşı yönelik bir hakaret ve hakaret amacıyla yapmamaktayım. Benim yapmak istediğim kubbenin akustiğini ölçmektir. Nargileden çıkan sesin nereye vurduğu ve nereye dağıldığıdır'' diye cevap vermiştir.

SİNAN BİR SÜRE ORTADAN KAYBOLMUŞTUR


Yapının inşaatına başlamadan önce, inşaatta kullanacağı bütün taş malzemeyi araziye yerleştirmiş. İki yıl süresince tonlarca taş zeminin üzerinde beklemiş. İnşaatçıların kullandığı “zeminin oturması” denen bir olay vardır. Sinan da Selimiye’nin zeminini önceden sıkıştırarak,bu şekilde zeminin oturmasını sağlamıştır. Böylece iş bittikten sonra oluşacak olan çatlama ve kaymaların önüne geçmiştir. Temellerinin atılmasının uzun sürmesi hakkında İnşaat hızla ilerlemekte iken, Mimar Sinan bir gün ortadan kaybolmuş. Her yeri aramışlar, ama Mimar Sinan’ı kimse bulamamış. Tam 8 yıl sonra, Mimar Sinan çıkagelmiş. Caminin kaldığı yerden devam etmesini buyurmuş. Sultan Selim, inşaatın 8 yıl beklemesine çok sinirlenmiş: “Tez getirin Sinan’ı” diye buyruk çıkartmış.

Sultan Selim bu; tüm saray eşrafı korkudan tir tir titriyor, Selim’in gazabından korkuyorlarmış. Mimar Sinan gayet sakin huzura çıkmış. Selim “anlat” demiş sadece, gözlerinden şimşekler çakıyormuş. Hazır olmasını buyurduğu celladın eli kılıcının kabzasına gitmiş. Sinan kendinden emin, temelin sağlam olması için zaman gerektiğini söylemiş ve eklemiş: “Hesaplarıma göre 8 yıl gerekiyordu” demiş. Sultan Selim, eliyle cellada dur işareti vermiş ve Mimar Sinan’ın dehası karşısında diyecek bir şey bulamamış. 

MİNARENİN YAMUKLUĞU


Mimar Sinan Süleymaniye Külliyesi’ni yaparken büyük bir titizlik gösterimi caminin yapımınınsonlarına gelindiği zamanlarda bir çocuk Mimar Sinan’ın yanına gelerek eliyle bir minareyigösterir ve “Mimarba şı b u minare eğik.” der.Bunu duyan i şçiler gülmeye baş larlar ama Mimar Sinan hiç gülmez. Hemen uzun bir halatbuldurur. İşçilerden birkaçını halatla yukarı çıkmalarını halatı minareye bağlayıp diğer ucunuaş ağıya atmalarını söyler. Herkes şaşkındır ama denileni yaparlar. Mimar Sinan aş ağıyaatılan ipin ucunu birkaç işçiye tutturduktan sonra çocuğa ne tarafa çekmeleri gerektiğinisorar. Çocuğun gösterdiği tarafa doğru ip çekilir. Mimar Sinan çocuğa minarenin düzelipdüzelmediini sorar. “Biraz daha çekmek gerek.” yanıtını alınca ip biraz daha çekilir. Çocuk“Tamam ş imdi oldu.” dedikten sonra koş arak oradan uzakla şır.Mimar Sinan’ın yaptığına anlam veremeyen ustalar niçin böyle davrandığını, minarenin ipleçekerek düzelmeyeceğini herkesin bildiğini söyleyince Mimar Sinan çevresindekilere “Eğerböyle davranmasaydım bu çocuğun sözleri kulaktan kulağa yayılacak, herkes yanlış da olsaminare eğik diyecekti.” yanıtını verir. Bu olay da Mimar Sinan’ın toplumu ne kadar iyitanıdığını gösteren güzel bir örnektir.

Sinan’ın Kaleminden Selimiye Camii 

"Bütün dünya halkının “Olabilirlik ölçülerinin dışındadır” demelerinin bir nedeni şudur: Ayasofya kubbesi gibi büyük bir kubbe İslam Devleti’nde yapılmamıştır diye, kâfirlerin mimar geçinenleri “Müslümanlara karşı galebemiz vardır” derlerdi. Yanlış görüşlerince, o kadar büyük bir kubbeyi durdurmak son derece zordur. “Benzerini yapmak mümkün olsa yaparlardı” dedikleri, bu zavallının yüreğinde bir ukde olup kalmıştı. Sözü edilen cami binasında çalışıp çabalayarak, ihsan sahibi Allah’ın yardımıyla, Sultan Selim Han’ın zamanında kudret gösterip bu yüce kubbeyi Ayasofya kubbesinden altı zira daha yüksek ve çevresini dört zira daha geniş yaptım. Caminin dört minaresini, kubbenin dört tarafına oturttum. Her birine üçer şerefe yaptım. İki minaresinin üçer merdiveni vardır, çıkanlar birbirini görmezler. İlk merdiven birinci şerefeye, ikinci merdiven ilk iki şerefeye, sonuncu merdivense her üç şerefeye çıkar. Edirne’de benim camimden evvel en büyük cami Üç Şerefeli idi. Minaresi azametli ise de kuleye benziyordu, gayet kalındı. Sultan Selim Camii’nin minareleri ise hem naziktir, hem de üçer yolları vardır ki, bu kadar ince minarede üç yol yapmanın gayet müşkül olduğunu aklı başında olanlar anlar.Çıraklığımı İstanbul'daki Şehzade Camii'nde yaptım. Kalfalığımı da Süleymaniye Camii'nde tamamladım. Fakat bütün gücümü bu Sultan Selim Han camiinde sarf edip ustalığımı ayân ve beyân ettim."


10.01.2015 Tarihli Köşe Yazım - Avrupa Avrupa...

Avrupa Avrupa...

Avrupada hersey nizami kaliteli rahat yasamlar sunan bir mimariye sahiptir. Oysaki bizde nasil.
Bizim zihniyetlerimiz Klasikleşmiş dikdörtgen icerisine standart pencereleri ve kapilari olan cizgilerden olusmaktadir ne detay var ne çözüm var taaa üniversite yillarindan kalma EZBERLERLE olusan yapilar yapilmaktadir.

Peki bunlarin sebebi mimarlarmidir. Aslinda bu sorunun temel kaynağı eğitimden geçer. Cem yilmaz misali Eğitim şart. Daha universite yillarinda kisitlamalar başlıyor mezun olunduktan sonra gerek müteahhitler gerek belediye meclisleri tarafindan ufku acik genc dinamik cozumcu kisiler bu daireler tarafindan daraltila daraltila ortaya tipik gunumuz turk mimarisi çıkıyor. 

Oysaki avrupada kanunlar daha acik insanlarin yasamini en luks derecede yasatabilmek icin duzenlemeler olmus 

Peki ya türkiyede?   belediye meclisinde ki bazi memurlar kendilerinin hazırladıkları insaat ve mühendislik sektörüne uygulayacaklari kanunları bilmezler ama ego tavan yapmis durumda. Ondan sonra millet olarak diyoruz kı yurtdışında ki insanlar şöyle yurtdışındaki millet böyle diye veryansın yapmaktayız. Bence ilk önce kabahati bizfde aramalıyız.

22 Temmuz 2014 Salı

BASINDA BURAK ALTUN

www.yeniemlak.com

    Bitez İnşaat tarafından İzmir' in Zeytinalanı bölgesinde hayata geçirilen N'LOFT projesinde 2+1 daireler 390 bin Türk Liradan satışa çıkarıldı.
    Bitez İnşaat imzasıyla İzmir' in